and3Rk Admin
Mesaj Sayısı : 620 Yaş : 30 Nerden : İstanbul/Yenibosna İş/Hobiler : Öğrenci/Müzik, FutboL and Computer Lakap : and3Rk Kayıt tarihi : 29/09/08
| Konu: Dil ve Anlam Bilime Giriş Cuma Ekim 03, 2008 9:48 am | |
| Dil, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmek için kullandığımız canlı bir araçtır.
Dil, her şeyden önce kendi içerisinde belirli bir devinime, değişime sahiptir. Dilin canlı olması demek, yüzyıllar süren uzun süreç içerisinde devamlı kendi içerisinde değişmesi ve gelişmesi demektir. Dili, ve dilin anlamını tam olarak anlayabilmemiz için bu değişimi iyice anlamalıyız.
Her dil yaşayan bir varlıktır. Çünkü, kendi içerisinde devamlı bir gelişime sahiptir. Yüzyıllar öncesinde kullanılan sözcükleri hiç birimiz anlayamayız. Çünkü sözcükler hem ses hem de anlam yönünden değişmeye uğramıştır.
Dilbilimin anlamı inceleyen koluna "Semantik" (Anlam Bilim) diyoruz. Anlam Bilim bir dildeki sözcüklerin gelişim süreci içerisindeki anlam değişimlerini ve çeşitli anlamlara sahip oluşlarını inceler. İlk anlam bilim çalışmaları eski Hindistan’da başlamıştır. Bugünkü anlamda semantiğin bir çalışma alanı olmasını Reisig’e borçluyuz. Bununla birlikte Modern Anlam Bilimin kurucusu Ferdinand De Saussure’dir.
Şimdi sözcükte anlam konusuna tam olarak giriş yapmadan önce bazı kavramları öğrenelim:
Sözcük: Bir anlaşma aracı olan, dilin en küçük anlatım birimidir. Kavram (Gösterge) : Çevremizdeki nesne ve durumların zihnimizde uyandırdıkları çağrışımlardır. Anlam : Zihnimizdeki kavramların yorumlanmasıdır.
Örneğin "Bizim evin pencereleri çok eskidi."cümlesini okuduğumuzda pencere resmi zihnimizde belirecektir. Zihnimizde oluşan bu resim kavramdır. O pencerenin bizim evin penceresi olduğunu yorumlamakla anlam ortaya çıkar.
Dilimizde çoğu sözcük tek başlarına kullanıldığında belirli bir anlam yansıtırlar.Kapı, duvar, gözlük gibi sözcükler tek başlarına kullanıldıklarında belirli bir kavramı yansıtırlar. Bazı sözcükler de vardır ki tek başlarına kullanıldıklarında hiçbir anlam yansıtmazlar.Bu tür sözcükler kullanıldıkları cümleler içerisinde belirli bir anlama sahip olurlar veya o cümlenin anlamını pekiştirirler. Dilimizde bu tür sözcükler edatlar, bağlaçlar ve ünlemlerdir. Ve, ki, veya, ama…
Yeni bir kavramı karşılamak için bir dilde iki seçenek vardır: 1-Yeni bir sözcük türetmek 2-Mevcut bir sözcüğe yeni bir anlam yüklemek. Bir dilde en zor şeylerden birisi yeni bir sözcük türetmektir.Bundan dolayı yeni kavramlar çoğu zaman mevcut bir sözcüğe yeni bir anlam yüklenmesiyle oluşur.
Dil ilk oluştuğunda her sözcük bir anlamı karşılıyordu.. Fakat daha sonra hayatımızdaki teknolojik ve kültürel gelişimler sonucunda yeni kavramlar ortaya çıkmış, bu kavramları karşılamak için sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiştir. Mevcut olan sözcüklere yeni anlamlar yüklenmesiyle bazı sözcükler birden fazla kavramı karşılar konuma gelmişlerdir. Böylece çok anlamlılık ortaya çıkmıştır. Bir sözcüğün birden çok kavramı karşılayabilmesine çok anlamlılık, o tür sözcüklere ise çok anlamlı sözcükler denir.
Örneğin "kanat" sözcüğünün ilk anlamı "Kuşların uçmasını sağlayan organ adı"dır. Fakat uçağın icadı ile uçağın belirli bir parçasına da kanat denilmiştir.(Benzerlik İlgisi) Böylece bir ihtiyacı karşılamak için mevcut bir sözcüğe bir anlam daha kazandırılmıştır. Yine "yüklemek" sözcüğünde de aynı şey söz konusudur. Biz artık "Bilgisayarıma yeni bir program yükledim." cümlesinde olduğu gibi yüklemek sözcüğünü yeni bir anlamıyla da kullanıyoruz. Bilgisayarın geliştirilmesi yüklemek sözcüğünün yeni bir anlam daha kazanmasını sağlamıştır. Böylece bu tür sözcükler için çok anlamlılığın yolu açılmıştır. | |
|