SON ( Intihar Olum Mektup )
Tüm sonlar yeni bir başlangıcın habercisidir derler hep. Düşününce hak veriyorum. Öyle ya! Biten bir aşktan arta kalan son şeydim ben…
Yeni bir hayata başlamıştım ondan ayrıldıktan sonra. Yeni arkadaşlarım olmuştu, yenilerini sevmiştim. Hayat, şartların en zor olduğu dönemde, çıkmazların ortasında öyle güzellikler sunmuştu ki bana.
Üniversiteyi bitirir bitirmez iş bulmuştum. Hem de iyi bir iş. Bende adına çalıştığım şirkette mutluydu bu beraberlikten. Geçip giden seneler beni kariyerimin zirvesine taşımıştı. Bu arada bir kız sevmiş onunla evlenmiştim. Tüm bunlara birde küçük kızımız eklenince mutluluğu tanımlayan kavramların içi boş kalmıştı. Hayat ondan beklediğimin belki de on mislini sunmuştu bana.
Oysa ayrıldığımız gün nasılda kahretmiştim hayata. Ağzıma gelen tüm küfürleri saymıştım. İsyan bayraklarım zirvedeydi. Allah‘ın varlığını beklide ilk kez o gün inkâr ettim. Kendimi öldürmeyi bile düşündüm o gün… Hayatımın anlamısın demiştim ona. Ve o yüklenip götürünce bütün anlamları yanında anlamsız bir hayatın kahramanı bulmuştum kendimi bir anda. Ben ona çok anlam yüklemiştim oysa yalnızlığın anlamı kalmıştı avuçlarımda.
O ise o kadar rahattı ki ayrılalım derken. Okul kantininde gözlerimin içine bakarak öyle bir söyledi ki bu son sözünü, vicdanı olan tüm yürekler titrer, ağlamayı bilen tüm gözler kururdu. Zaman durmuştu artık, etrafımdaki bütün sesler kesilmişti. Kulaklarım sadece onun söyleyeceklerine kilitlenmiş sabırsızca bekliyorlardı. Savaş meydanında garip bir asker gibiydim. Vurmaya hazırdım, vurulmaya hazırdım. Oysa ben ne vurmak istiyordum ne de vurulmak. Ben aşkla yoğrulmak istiyordum sadece. Gergindi anlamıştım, kötü bir şeyler söyleyeceği belliydi. Önüne eğdiği başını kaldırdı önce. Sonra şu sözler döküldü susunca açmamış bir goncaya benzeyen dudaklarından. ‘insan hayatının bazı dönemlerinde birtakım arayışlar içine girer. İşte ben de o arayışlardan birini yaşıyorum şu an. Senle geçirdiğim onca güzel günleri inkâr edecek değilim. Ama sıkıldım ben bu sevdadan. Heyecanını yitirdi bu aşk, monotonlaşmaya başladı. Şu andan itibaren birlikteliğimizi iki arkadaş boyutuna indirgemek istiyorum. Ne söylenebilirdi ki bu sözler üzerine. Yıllardır tüm masum ve güzel duyguların üzerine kurulmuş bir aşk onun tarafından feshedilmişti. Kafamdaki tüm soru işaretleri yerini ünlemlere bırakmıştı. Kısa bir durgunluk anından sonra şu soruyu sordum; sence bu mutlu bir son mu olacak ? Düşündü, ellerimi tuttu ve ‘ benim için evet ‘ dedi. İçimdeki tüm hayırlara rağmen ateşe kesmiş ellerimi çektim ellerinden. Gözlerine baktım sonra. İçimdeki yangın öle bir sardı ki vucudumu farkına varmasın diye gözlerimdeki alevlerin, göz yaşlarımla söndürdüm onları. Bir anda kaçırıp gözlerimi, umarım dedim emarım mutlu olursun.
O bu sevdadan vazgeçince ortadaki aşk sözcüğü de anlamını yitirmişti. Biten bir aşktan geriye sadece ben kalmıştım. Muammaların ortasında bir deli yürek. Yola düşerken yolda düşmüştüm.
Üniversite bittikten sonra ondan hiç haber almamaya başlamıştım. Numarasını değiştirdiği için onu her aradığımda karşıdakinin ruh halini düşünmeksizin yapılmış bir bant kaydında konuşan kadınla muhatap olmak zorunda kalıyordum.oysa bu kadının sevgilisi çok şanslı olmalıydı. Çünkü telefonu kapalıyken bile sevdiğinin sesini duymak herkese nasip olmuyordu. Tüm ulaşılamayan numaralarda sevdiğini sesini duymak güzel şey olmalıydı. Ama ben duymak istediğim sesi duyamamıştım hiç.
Yeni bir sevdaya tutulduğunu duymuştum ortak bir arkadaşımızdan. Puro ve içkiden iyi anlıyormuş. Eğlenmeyi biliyormuş. Gece hayatının önde gidenlerindenmiş. Her türlü ortama kolaylıkla uyum sağlayabiliyormuş. Kısacası bende olmayan her şeyi bulmuştu bu yeni sevdada. Birkaç yıl sonra evlendiklerini öğrendim yine aynı arkadaştan. Çok güzel oldu düğün dedi, çok eğlendik.
İki gün önceydi; evimin en güzel köşelerinden birinde eşim ve kızımla televizyon seyrederken öğrendim acı haberi. Şöyle diyordu spiker ‘ …. Adındaki kadın Ortaköy’deki evinde ölü olarak bulundu. Kadının intihardan önce yazdığı mektubu bulan polisler basına bu konu hakkında bilgi vermedi. Ancak sızan haberler kadının mektubunda kocasını suçladığı yolunda. Donup kalmıştım. Bu oydu, kendini öldürmüştü. Artık beyaz bir perdede kocaman siyah harflerle son yazıyordu. O anda aklıma ona kantinde sorduğum soru ve cevap gelmişti. Mutlu son ha! evet mutlu son. Ama benim için.
Kapının çalan zili uyandırdı beni dalgınlığımdan. Kapıyı açtığımda iki polis memuru karakola gitmemiz gerektiğini söylüyorlardı. Telaşlanan eşime meraklanmamasını söyleyerek karakola gittim. İntihar hakkında çağırıldığımı tahmin etmiştim. Ama onca zaman sonra ki tüm bağlar kopmuşken neden… Komiserin karşına çıkarıldığımda bana intihar vakasında söz etti bir süre. Sonra …. Ölümünden hemen önce iki mektup hazırlamış. Birisine kendisini ölüme kocasının sürüklediğini yazmış,ikincini üzerine de sizin adınızı yazıp size ulaştırılmasını istemiş deyip zarfı bana uzattı . Anlamakta güçlük çekiyordum, şaşkınlığım hat safhadaydı. Zarfı açtığımda tüylerim diken diken oldu. Zira çok sevimli bir kız çocuğu harika bir tebessümle bana bakıyordu. Resmin altında ise kızına benim adımı koyduğun için teşekkür ediyorum yazıyordu...